başkasının işine karışmak" İngilizce içindeki çevirilerine dikkat et. başkasının işine karışmak ile ilgili cümledeki kullanımına bak, söyleyişini dinle ve dil bilgisini öğren. Glosbe en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezleri kullanır.
Evinişine karışmak Sual: Erkeğin, hanımının ev işlerine karışmasının, evdeki huzura ne gibi etkisi olur? CEVAP Bu konuda, Enver Abimizin iki sözü var: Allahü teâlâ, evin dışını erkeğe, içini de kadına vermiştir. Bir erkek, evin içine ne kadar çok karışırsa, dünyada ve âhirette o kadar sıkıntısını çeker.
FrankMcCourt'un karışmak ile ilgili söylediği sözler ×. TAMAM GİRİŞ YAP. Anasayfa; Özlü Söz Kategori Atasözleri Türk (117) Çin (59) Fransız (45) İngiliz (41) Alman (32
Muhakkakyanında tat verecek bir şeylerin olması şart. Mesela kola gibi. Ama her güzel şey gibi onun da istenmeyen bir sürü etkisi vardır. Bir kere şişmanlatır, bolca şeker ve asit barındırır, sonra meyan kökü ve fareler ile ilgili bir çok hikaye vardır. Siyah ve beyaz fareler, burada da karşımıza çıkıyor.
BHarfi İle Başlayan Deyimler. Arı Yayıncılık. www.ariyayin.com. Babasının hayrına : “Hiçbir çıkar elde etmeden, sadece İyilik olsun diye” anlamında. Bacak kadar: Ufak tefek; kısa boylu (kimse) Badire (yi) atlatmak : Tehlikeli durumu geçiştirmek. Bağ bozmak : Mevsim sonunda bağdaki üzümleri
pDe5. Elinin hamuruyla erkek işine karışmak nedir? TDK Sözlükte Elinin hamuruyla erkek işine karışmak sözünün anlamı nedir? TDK'ya göre Elinin hamuruyla erkek işine karışmak atasözü ve deyimi ne demektir? İşte Türk Dil Kurumu sözlüğünde Elinin hamuruyla erkek işine karışmak ile ilgili bilgiler Türkçe anlamı bilinmeyen veya ilk defa duyulan kelimelerin anlamı genellikle Türk Dil Kurumu TDK sözlüğünde aranmaktadır. TDK'da binlerce kelimenin yanı sıra Türkçede önemli atasözleri ve deyimleri de bulunmaktadır. Peki Elinin hamuruyla erkek işine karışmak sözü TDK’ya göre doğru anlamı nedir? Elinin hamuruyla erkek işine karışmak sözünün doğru kullanımı ve yazılışı nasıldır? Elinin hamuruyla erkek işine karışmak sözünün kökeni nedir? Elinin hamuruyla erkek işine karışmak doğru kullanımı ve yazılışı nasıldır? Elinin hamuruyla erkek işine karışmak sözüne dair Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer alan bilgiler...Elinin hamuruyla erkek işine karışmak ne demek? Sözlük anlamı nedir?1. kadınlar, beceremeyeceği işleri yapmaya kalkışmakElinin hamuruyla erkek işine karışmak doğru yazılışı ve kullanımı nasıl?Elinin hamuruyla erkek işine karışmakİçinde Elinin hamuruyla erkek işine karışmak geçen atasözü ve deyimler... elinden çıkmakel veya elini uzatmakel veya elini yakmakel açmakel almakel atmakel ayak veya etek çekmekel ayak çekilmekel bağlamakel basmakel bebek gül bebekel bende!el çekmekel çektirmekel çırpmakelde veya elinde olmamakelde avuçta bir şey kalmamakelde avuçta ne varsaelde etmekel değiştirmekel değmemekelde kalmakeldeki yara, yarasıza duvar deliğielden ağza yaşamakelden ayaktan düşmek veya kesilmekelden bırakmamak veya düşürmemekelden çıkarmakelden çıkmakelden geçirmekelden gel!elden geldiği kadarelden gelmemekelden gitmekelden kaçırmakelden kaçmakelden ne gelir?elde tutmakel dokunulmamakele alınırele alınmazele almakele avuca sığmamakele bakmakele geçirmekele geçmekele gelmekel elde baş baştael elden kalmaz, dil dilden kalmazel elden üstündür ta arşa kadarel el ile, değirmen yel ileel eli yıkar, iki el yüzüel el üstünde olur, ev ev üstünde olmazel el üstünde oturmakel ermez, güç yetmezel etek öpmekel etek tutmakel etmekele vermekeli veya elleri armut devşirmekeli alışmakeli altında olmakeli ayağı olmakeli ayağı veya ayağına dolaşmakeli ayağı buz kesilmek veya tutmamakeli ayağı titremekeli ayağı tutmakeli aza varmamakeli boş çıkmakeli boş dönmek veya çevrilmek veya geri gelmekeli boş gelmekeli cebine veya cüzdanına veya kesesine gitmemek veya varmamakeli değmekeli dursa ayağı durmazeli ekmek tutmakeli eline değmemekeli ermekeli ermez gücü yetmezeli genişlemekeli gitmekeli harama uzanmakeli işe yatmakeli kalem tutmakeli kırılmakeli kırılsın!eli kolu eli ayağı bağlı kalmak veya olmakeli kolu bağlı durmakeli kurusun!elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisielinde ... varelinde avucunda nesi varsaelinde bulunmak veya olmakelinde büyümekelinde kalmakelindenelinden bir şey düşmemekelinden bir şeyi düşürmemekelinden almakelinden bir iş veya şey gelmemekelinden bir kaza veya sakatlık çıkmakelinden geleni ardına veya arkasına koymamakelinden geleni yapmakelinden gelmekelinden hiçbir şey kurtulmamakelinden iş çıkmamakelinden iyi iş gelmekelinden kan çıkmakelinden kurtulmakelinden tutmakelinde olmakelinde olmakelinde patlamakelinde tutmakeline veya elinize veya ellerinize sağlıkeline almakeline ayağına kapanmak veya sarılmak veya düşmekeline ayağına üşenmemekeline bakmakeline doğmakeline düşmekeline erkek eli değmemiş olmakeline eteğine doğrueline eteğine sarılmakeline fırsat geçmekeline geçmekeline kalmakeline su dökemezeline tutuşturmakeline yüzüne bulaştırmakelini arı kovanına sokmakelini ayağını veya eteğini kesmek veya çekmekelini ayağını öpeyimelini belli etmek veya göstermekelini çabuk tutmakelini kana bulamak veya bulaştırmakelini kolunu bağlamakelini kolunu sallaya sallaya gelmekelini kolunu sallaya sallaya gezmekelini kulağına atmakelinin altında olmakelinin tersiyle çarpmakelinin tersiyle itmekelini oynatmakelini sallasa ellisi başını sallasa tellisielini sıcak sudan soğuk suya sokmamakelini sürmemekelini taşın altına koymak veya sokmakelini veren kolunu alamazelini vicdanına koymakelinle ver, ayağınla araeli olmakeli para görmekeli silah tutmakeli varmamak veya gitmemekeli yatmakeliyle koymuş gibiel kadarel kaldırmakel katmakel koymakellerde gezmekelleri veya ellerin dert görmesinellerim yanıma gelsineller yukarı!elle tutulacak tarafı veya yanı kalmamakelle tutulurelle tutulur gözle görülür veya dille anlatılırelle tutulur tarafı olmamakel ovuşturmakel öpenlerin çok olsun!el öpmekel öpmekle ağız aşınmazel pençeel pençe divanel pençe divan durmakel sıkışmakel sıkmakel sürmemekel tazelemekel terazi, göz mizanel tutmakel üstünde tutmakel vergisi, gönül sevgisiel vermekel vurmamakel yarası onulur, dil yarası onulmazel yıkamak
Kardeşçe birlikte yaşamanın anlam ve önemini ifade eden bazı atasözlerini açıklamalarıyla birlikte bu sayfada bulabilirsiniz. İyi ödevler. Hep beraber yaşamak ile ilgili atasözleri Birlikte yaşamanın önemi ile ilgili atasözleri -Nerde birlik, orda dirlik Anlamı İnsanlar kaderde, tasada, kıvançta ve sevinçte bir olursa, dünya sanki cennet gibi olur. Çünkü böyle bir toplumda tam bir dayanışma ve kaynaşma vardır Aralarında duygu ve düşünce birliği bulunan topluluklar, dirlik ve düzenlik içinde yaşarlar –El el ile, değirmen yel ile Anlamı Nasıl ki bir değirmenin dönüp buğdayı öğütebilmesi için rüzgâra ihtiyacı varsa, insanın da birtakım ihtiyaçlarını karşılaması, işlerini görebilmesi için diğer insanlara ihtiyacı vardır Çünkü toplum hayatı yardımlaşma esası üzerine kurulmuştur, insan tek başına bütün işleri yürütemez ve başarıya ulaşamaz -Yalnız taş duvar olmaz Anlamı İnsanlar bir arada yaşamak zorundadırlar Bu zorunluluk bir dayanışmayı, yardımlaşmayı gerekli kılar Nasıl ki tek taşla duvar yapılamazsa, insanlar da tek başlarına tüm işlerinin üstesinden gelemezler Dolayısıyla diğer insanlarla ilişki kurmak, işbölümü yapmak, iş birliğine geçmek durumundadır -Komşu komşunun külüne muhtaçtır Anlamı Hayat şartları insanları bir arada yaşamaya zorunlu kılmıştır Bir arada yaşama sosyal hayatı, sosyal hayat da karşılıklı olarak yardımlaşmayı beraberinde getirmiştir Dolayısıyla insan her meselesini tek başına halledemez olmuş, yakınındakine başvurmak zorunda kalmıştır Bu bakımdan komşular birbirlerine en küçük şey için bile muhtaçtırlar Çünkü en önemsiz şeyin yokluğu, büyük bir işin aksamasına yol açabilir -Bir Elin Nesi Var İki Elin Sesi Var Anlamı Kişi, her işi tek başına halledemez Tek başına halletmeye kalktığında mutlaka başaramayacağı işler olacaktır Bu durumda, yetersiz olduğunu hissettiğinde kişi yardım alması, o işi başarmasını sağlayabilir -Birlikten dirlik kuvvet doğar Anlamı İnsanlar tek başlarına yaşam konusunda hiçbir anlam ifade edemezler Bir elin nesi var? İki elin sesi var örneğinde olduğu gibi kişiler birleşerek toplumları, toplumlar birleşerek ırkları ve ulusları oluştururlar Bu kocaman insan toplulukları ise dirlik oluştururlar, kuvvetli olurlar Kuvvet bir milleti ayakta tutan en önemli unsurdur Bizde Türk olarak birbirimizi tutmalı, korumalı, her zaman bir diğer Türk´ün yanında olursak kuvvetli oluruz Tıpkı askerlerin birleşerek orduları oluşturması gibi Bu egemen bir davranıştır Birlikte Yaşamak İle İlgili Atasözleri Ve Anlamları Akrostişi ile ilgili sizinde yazdığınız bir akrostiş şiir varsa yorum kısmından göndererek Birlikte Yaşamak İle İlgili Atasözleri Ve Anlamları çalışmanızı bizimle paylaşabilir ve akrostiş şiirinizi sitede yayınlanmasını Sağlayabilirsiniz. Akrostiş Şiirler
Evi ev eden avrat, yurdu şen eden devlet Mutluluk havası ancak düzenli, temiz, güzel ve ekonomik açıdan rahat bir evde eser. Bunu sağlayan da kadındır. Eğer kadın becerikli, tertipli ve nazik değilse, yuva yaşanılır bir yer olmaktan çıkar. Benzer bir şekilde, içinde yaşanılan yurdu şen eden de devlettir. Eğer devletin başında bulunanlar beceriksiz, zalim, hain ve kendi çıkarlarını düşünen insanlarsa, bunların ülke insanını mutlu etmesi sahibinin bir evi, kiracının bin evi var * Evi olan yalnızca kendi evinde oturur, evi olmayan ise beğendiği evde oturur. * Evi kendinin olan kişi kolay kolay evi satıp başka yere taşınmaz ve kendi evinde oturur. Evi olmayan, kiracı da olsa, istediği zaman taşınır, beğendiği evde hesap çarşıya uymaz * Önceden tasarlanan bir iş umulduğu gibi sonuçlanmaz, düşünüldüğü gibi olmaz. * Hayatta çoğu işimiz için önceden planlar, programlar yapar hayatımızı ona göre şekillendiririz. Planlanan durumlar ile ulaşılan sonuç, her zaman aynı olmayabilir. Uygulamada bazı terslikler olabilir. Bu nedenle her zaman türlü ihtimallerle karşılaşacağımız unutulmamalı, sürprizlere hazırlıklı bezden, ne umarsın bizden * Kendisi yardıma muhtaç olandan yardım beklemek boşuna umutlanmaktır. * Yoksul, kimsesiz ve fakirler kendisi yardıma muhtaç kişilerdir. Kendisi yardım beklentisi içinde olan kişilerden yardım beklemek boşuna sahibi mülk sahibi, hani nerede bunun ilk sahibi * Kişi malını mülkünü kaybederim korkusuyla kendini üzüntüye kaptırmamalı, malı mülkü ile övünmemelidir, zira mal mülk dünyaya ait bir şeydir. * Bu dünyada mal, mülk, para, şan, şöhret elde etmekle övünenler yanılmaktadırlar. Dünya var olduğundan beri nice şanlı, şöhretli, zengin kişi her şeyi bu dünyada bırakıp gitmiştir. Bu dünya fanidir. Bu nedenle kişi mal mülk için kendini üzüntüye kaptırmamalı, malı mülkü ile de övünmemelidir, zira mal mülk dünyaya ait bir şeydir. Kalıcı olan yapılan iyilikler ve insanlığın yararına yapılan alma, komşu al * Komşuluk ilişkileri, iyi bir komşuya sahip olma çok çok önemlidir. * İnsanlar bir arada yaşarlar. Dolayısıyla yakınlarında oturan komşularının ilişkiler açısından önemi büyüktür. Kötü komşular ile yan yana yaşamak oldukça zordur. Kavgalara, gürültülere ve anlaşmazlıklara yol açar. Bu bakımdan, ev almadan önce, komşuların nasıl insanlar olduklarını öğrenmek, incelemek her zaman yarar alanla evlenene Allah yardım eder * Evlenene ve ev yapana herkesin kolaylık göstermesi, onlara Allah’ın yardımının dolaylı olarak ulaşıyor olması demektir. * Evlenmek ve ev almak hayırlı işlerdir. Bu bakımdan herkes evlenenlere ve ev alanlara kolaylık gösterir, yardımcı olur. Bu da Allah onlara yardım ediyor, anlamına eve gelmiş, yorga yolda kalmış * Düzenli ve sürekli çalışan güçsüz kimse, düzensiz ve süreksiz çalışan güçlü kimseden daha başarılı olur. * Sürekli ve düzenli olarak çalışan zayıf kimse, düzensiz ve süreksiz çalışan güçlü kimseden daha başarılı olur ve daha önce sonuç misafiri dilenci dilenciyi istemez sevmez, ev sahibi ikisini de Misafir, bütün ağırlamaların yalnız kendisi için olmasını istediğinden gittiği yere başka bir misafirin gelmesini istemez; ev sahibi de hiç misafir gelmese de rahatım bozulmasa diye umduğu ev sahibine iki öğün olur Misafir, ev sahibinin kendine çok şeyler ikram edeceğini umar ama beklediklerini var ev yapar, avrat var ev yıkar Öyle kadınlar vardır ki bir aileye düzen verir, mutluluk getirir; öyle kadınlar da vardır ki ailenin düzenini, mutluluğunu oğlanın pabucu bir olunca evde kavga eksik olmaz Ortaklaşa kullanılan bir mal, kimi zaman baba ile oğlu arasında bile kavgaya neden kar havası, eve gel kör olası tehlikeli bir durum belirmeye başlayınca ondan uzaklaşmanın çaresine evine, köylü köyüne Artık dağılalım, herkes evine, işine bir evi var, kiracının bin evi var Evi olan yalnızca kendi evinde oturur, evi olmayan ise beğendiği evde girmedik ev olur, ölüm girmedik ev olmaz her eve gelin girmeyebilir ama ölüm kesinlikle verme evliye, eve gider unutur Bir kadın, evli bir erkeğe gönlünü evinde ağadır Herkes kendi evinde, çevresinde saygı görür. Herkesin kendi evinde, çevresinde sözü eve it buyruk * Aklı başında kimselerin sahip çıkmadığı iş, aşağılık kimselerin elinde kalır. * Sahip çıkılmayan, başında bulunulmayan mal ya da iş, seviyesiz ve niteliksiz, bayağı kişilerin eline geçer; onlarca kullanılır ve idare edilirler. Bu da telafisi mümkün olmayacak maddi ve manevi zararların ortaya çıkmasına yol ev donanır, bir kız donanmaz * Bir kızı donatmak, bir ev düzmekten daha güç, daha masraflıdır. * Bir kızın ihtiyaçlarını gidermek bir evi dayayıp döşemekten zor ve daha masraflıdır. Ev için gerekli eşyalar belirlidir, alınır ve eşya ihtiyacı kalmaz. Kızın ise istekleri bitmek tükenmek bilmez. Giysi, takı, ayakkabı, çanta, çeyiz derken masrafların ardı arkası kesilmez. Özellikle evlenecek kızın gözü eşyaya evde iki kız, biri çuvaldız biri biz Bir evde iki kız olursa her biri bir taraftan aileyi sıkıştırıp giyim kuşam ister, çeyiz ister. Onlar istemese bile aile kendini böyle bir sorumluluk altında bilir ve bunun sıkıntısını idi çırpı idi, evim idi ya, ayı idi uyu idi, kocam idi ya Her ne kadar evim derme çatma, kocam kaba saba idiyse de, bir düzen kurmuş, yaşayıp karılı evde toz diz boyu olur Bir işi iki kişi evinden aş, ölü gözünden yaş çıkmaz Bir şey alınması imkânı olmayan yerden, bir şeyler vermesini beklemek evi naz evi * Kız tarafı nazlı olur. * Evlilik çağına gelen kızı olan aileler, kızlarına gelen görücülere karşı nazlı olurlar. Kızına talip olanların, gönüllerini hoş etmesini, ricacı olmasını ister, naz uyku evin bekçisidir Ufak bir tıkırtıdan uyanacak kadar hafif uyuyan ve tetikte olan kimse evin bekçiliğini iyi yapıyor iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da varken davarını eve götür Zarar görmemek için işlerini en uygun ve güvenli bir zamanda evinde ağlamasını, düğünevinde gülmesini bilmeli insan içinde bulunduğu çevrenin durum ve koşullarına uygun biçimde davranmasını eve it buyruk Kimsenin ilgilenmediği, benimsemediği sahip çıkmadığı işler üzerinde değersiz kişiler egemenlik da acı amma evde lazım bir dişi * Gerekli olanın niceliğinden çok niteliği önemlidir. * Bir evde işlerinin sağlıklı yürümesi için, sorumlulukları olsa da bir bayan gereklidir. * Ara sıra ihtiyaç duyulan şeylerden, az da olsa bir evde bulunmalıdır. Bu birilerine rahatsızlık verse misafir, ev sahibini ağırlar Başkalarının görev ve yetkilerine karışmak iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da taş üstünde olur, ev ev üstünde olmaz Aynı evde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar ağacın gürültüsü dal ile, mutlu evin yakışığı döl ile Bir ağacın dal budak salarak gürleşmesi gibi bir ailenin mutluluğu da yetiştirdiği çocuklarla pekişir, iti ev beklemez Başıboş gezmeye alışanlar, disiplinli iş yapmaya dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz Aynı evde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz * Her şey birbirinin üstüne konulamaz, birbiriyle birleştirilemez. * En olmayacak şeyler bile bir gün gerçekleşebilir. Ama iki ailenin aynı ev ortamında yaşaması düşünülemez. Çok geçmeden aralarında geçimsizlik evi kerem evi, yok evi verem elem evi Varlıklı ailenin durumu konuk ağırlamaya, gereken yerlere yardım etmeye, armağanlar vermeye elverişlidir; yoksul ailenin evinde sıkıntı ve dertten başka bir şey evi yanmış, kimse inanmamış Yalan söylemeyi huy edinen kimsenin sözlerine, gerçeği söylediği zaman bile hırsız ev sahibini bastırır * Biri, suçunu zarar verdiği kimseye yüklediğinde söylenen bir söz. * Bazı suçlular aynı zamanda serseri ve edepsiz de olurlar. Böyle kişilere karşı dikkatli olunmalıdır. Edepsiz, arsız, ahlâksız, şarlatan, öyle kimseler vardır ki bunlar suç işlemekle kalmazlar, işledikleri suçu reddettikleri gibi, bir de bu suçu, zarar verdikleri kimseye yüklemeye ve onu susturmaya çalışırlar. Haksızken, haklıymış gibi misafir ev sahibini ağırlar * Başkalarının görev ve yetkilerine karışmak ahmaklıktır. * Gelen misafirleri ağırlamak ev sahiplerinin görevidir. Ama şaşkın misafir bunun tersini yapar. Temizlik, servis, kapıyı açma vb. işleri yapmaya koşar. Başkasının görev ve yetkilerini üzerine alan böyle ahmaklar başka konularda da güzel idi hani yeri, baban güzel idi hani evi * Hiçbir duruma güvenilmez, bizim olan şeyler elimizde sürekli olarak kalmazlar. * Hayatta hiçbir duruma güvenilmez, kalıcı gözüyle bakılmaz. Bizim olan hiçbir şey, sürekli olarak elimizde kalmaz. Gençliğinde güzel olanlar, yaşlandıkça güzelliklerini yitirirler. Zenginlik içinde olanlar, gün gelir, evlerinden bile girmeyen eve doktor girer * Güneşsiz evde hastalık eksik olmaz. * Güneşin insan sağlığı açısından önemi büyüktür. Güneş mikropları öldürür, vücudu güçlendirir. Güneşin girmediği yerlerde mikropların daha çabuk çoğaldığı, güneş yüzü görmeyen insanların da daha çabuk soluklaştığı bilinen gerçeklerdendir. Güneş birçok hastalığa iyi gelirken, sağlığın da baş koruyuculuğunu yapar. Görülüyor ki güneşli evde hastalık olmaz.
Elinde de var dilinde de [ Hem başkalarına yardım etmesini, hem de gönül kazanmasını çok iyi bilir ve uygular. Elinden geleni ardına bırakmamak [D] Yapabileceği bütün kötülükleri yapmak. Elinden gelenlerin bütününü yapmak. Eline eteğine doğru [D] Namussuz değil. Hırsızlığı yok. Eline su dökemez [D] Ustalık derecesinde ondan çok gerilerde. Onun kalite ve derecesinden çok uzaktadır. Elini veren kolunu alamaz [D] Kendisine bir şey verildiğinde geri almak hiçbir şekilde mümkün değildir. Verilenden daha büyüğünü almaya çalışır. Verileni geri vermediği gibi, daha fazlasını ister. Elinin hamuru ile erkek işine karışmak [D] Bilmediği, anlamadığı bir işi yapmaya çalışmak, etrafındakilere yapar görünmek. Elmayı soy ye, armudu say ye [A] Elma soyularak, armut da belli sayıda yenilmelidir. Kabuklu elma ile fazla yenen armut kişiye ziyan verebilir. Emanet at insanı yarım bırakır [A] Bizim olmayan mala güvenerek bir işe girmek doğru değildir. Sahibi geri istediğinde bizim işimiz de yarım kalır. Emanet ata binen tez iner [A] Başkalarının parasını, malını, yetkisini kullananlar bir süre sonra bu yetkileri asıl sahibine bırakmak zorunda kalırlar. Emanete hıyanet olmaz [A] Kişiye emanet edilen ne olursa olsun onu aldığı gibi sahibine geri vermesi gereklidir. Kendi veya başkasının çıkarı için kullanmamalıdır. Bu törelerimize, kanunlarımıza ve namus, şeref gibi manevî değerlerimize aykırıdır. Emek olmasa yemek olmaz [A] Yaşamak, hayatın tadını çıkarmak için çalışmak, çok çalışmak gerekir. Emir kulu [D] Başkasının verdiği emirleri yerine getiren. Emmim, dayım, hepsinden aldım payım [A] İnsanlar yaşamlarında en yakını olan kimselerden bile yardım istememelidir. Yalnızca kendine güvenmelidir. En son gülen iyi güler [A] - mamalıdır. İş bitip başarı elde edilince başarının verdiği mutluluk bütün bu sıkıntıları ortadan kaldıracaktır. Bu başarısızlıklarla alay edenler de yaptıklarından utanacaklardır. Başarı bu konuda sabırla bekleyenin olacaktır. Ensesi kalın [D] Sözünü etrafındakilere dinleten, geçiren. Parası fazla, zengin. Ensesinde boza pişirmek [D] Bir kimseyi bir işde çok sıkı takip etmek. Sıkıştırıp çalışmasını sağlamak. Er dayıya, kız halaya [A] Ailede kızlar halaya erkekler dayıya çeker diye söylenir. Bu bakımdan dayının ve halanın durumu biliniyorsa çocukların durumu da önceden öğrenilmiş olur. Er kocarsa koç, karı kocarsa hiç olur [A] Erkek ihtiyarlarsa tecrübeli esprili hoşgörülü olur. Kadın ihtiyarlarsa sıkıntı veren çekilmez bir duruma gelir. Er ol da baş yar [ Erkek olan kişi kimsenin yardımına muhtaç olmadan kendi işini yapan, geçimini sağlayandır. Erkek olduğunu, erkekliğin gereğini gerektiğinde gösterebilendir. Er olan ekmeğini taştan çıkarır [A] Çalışkan dürüst olan kimse her zaman geçimini temin eder. Hiçbir zaman aç kalmaz.
Bu sayfada Kahya nedir Kahya ne demek Kahya ile ilgili sözler cümleler bulmaca kısaca Kahya anlamı tanımı açılımı Kahya hakkında bilgiler resimleri Kahya sözleri yazıları kelimesinin sözlük anlamı nedir almanca ingilizce türkçe çevirisini bulabilirsiniz. Kahya nedir, Kahya ne demek Kahya; tarih, Tiyatro alanlarında kullanılan bir terimdir. Dil bilgisi yönünden Türkçe'de isimmecaz olarak çiftlik ve benzerleri yerlerde türlü işleri yapmakla görevli hâlde başkasının işine karışan kuruluşlarında lonca Türkçe'deki anlamı Yufkaları birbirine sararak yapılan bir çeşit fırın böreği. Muhtar. Tiyatro'daki anlamı Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen ile ilgili Cümleler Keşke Mustafa gibi bir kahyam bir kahyası var.Çiftliğe yeni bir kâhya tuttuk, Ziraat Mektebi mezunuymuş.Terlikçiler kâhyası.Ben, dedim, herkesin kâhyası değilim.Ben bu dünyaya zevk-ü sefa sürmek için geldim, keyfimin kahyası mısın, yıkıl karşımdan, beni aptal sorunlarınla meşgul etme, kâhyadan küçük bey olmak bir kâhyam ile ilgili Atasözü veya Deyimağzının kahyası olmak birinin alışkanlıklarına, davranışlarına, düzenine karışmak.birinin başına kahya kesilmek olur olmaz her işine etmek kâhyalık görevinde bulunmak Mecaz anlamı her şeye kısaca anlamı, tanımıKahya bey Sadrazamın güvenini kazanmış ve onun yardımcısı yerinde olan görevliKahya kadın Saraydaki bütün kalfaların buyurucusu olan kadının köy oyunu Anadolu'da oyunları düzenleyenlere verilen adlardan Yozgat şehri, Yerköy belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim Antalya şehrinde, Gazipaşa belediyesi, merkez bucağına bağlı bir bölge. Karabük şehri, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim Çankırı şehri, Kızılırmak ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Malatya kenti, Kürecik nahiyesine bağlı bir yer. Samsun ili, Tekkeköy belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Sivas ili, Bedirli bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Yozgat kenti, Çekerek belediyesi, merkez bucağına bağlı bir Kâhya olma durumu. Kâhyanın görevi. Kâhyaya verilen ücret. Kendisini ilgilendirmeyen işlere karışma kahyası Çiftlik işlerini yöneten kahyası Haremin alışverişine bakan erkek kahyası Kapı kahya Kendisini ağa gibi göstermek isteyen zavallı kimse. İlgisi olsun olmasın her şeye karışan kahyası Yeniçeri Ocağında yeniçeri ağasından sonra gelen en yüksek düzeydeki subay, kul Bir karşılaşmayı planlayan ve gereklerini yerine getiren Motorlu taşıtların çalıştığı yerlerde yolcuların binişi ve taşıtların sıra düzenini sağlayan kimse, kâhya. Şehir düzeni ile ilgili görevli. Parklarda düzeni sağlamaya çalışan Kurulma işi. Yapı, yapılış, bünye. Bir sefer kuvvetini oluşturan birliklerin yapısı. Kasılma. Topluma hizmet, üretim, tüketim vb. amaç ve görevlerle kurulan her şey, Tarım yapılan, hayvan yetiştirilen, çalışanlarının da oturması için evler bulunan geniş toprak parçası. Çift olma durumu. Niğde iline bağlı ilçelerden biri. Kolaylıkla yarar sağlanabilen Gerekmek işi, iktiza, Ön Asya'nın bir parçası olarak Türkiye'nin Asya kıtasında bulunan toprağı, Karşılıklı olarak bir Zengin kimselerin ve devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan, onların birtakım işlerini gören kimse, dillerde Kahverengileştirme anlamı nedir?İngilizce'de Kahverengileştirme ne demek ? browning; brown tinting Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. F5
başkasının işine karışmak ile ilgili atasözleri