Özellikleanonim halk şiiri ve aşık tarzı halk şiiri, genel olarak ekonomik durumu çok iyi olmayan, hayatın zorluklarıyla mücadele eden, edebiyat estetiğinden çok; ince bir sezgi, duyuş algılama yeteneğine sahip Anadolu insanının zihniyet dünyası etrafında oluşmuştur. Koşma, semai, mani, türkü, varsağı, gibi
TÜRKHALK EDEBİYATI V Âşık tarzı şiir geleneğinin yaşadığı kültür ortamlarını değerlendirilerek bu şiir geleneğine ait kavramlar ve terimler açıklanacak, rüya görme ve bade içme ritüellerinin bu gelenek içindeki yeri değerlendirilecektir. Bu gelenek dairesi içinde ürün veren kişiler (Kurbanî, Hayalî, Kul
Kendisininveya başkalarının şiirlerini saz eşliğinde çalıp okuyan ya da halk hikâyeleri anlatan ve âşık adı verilen saz şairlerinin oluşturduğu edebiyat. Ayaklı koşma: Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, Ankara 1986, s. 22, 44, 90,
ÖnemliAşk Hikâyeleri: Kerem ile Aslı. Arzu ile Kanber . Tahir ile Zühre. Ercişli Emrah ile Selvihan. Önemli: Leyla ile Mecnun ve Yusuf ile Züleyha gibi eserlerin mesnevi şeklinde divan şiirinde de yer almaktadır. Bu tarz hikâyeler halk hikâyesi olarak kabul edilmez. 2.
Buyazımızda 20. yüzyılın en önemli halk ozanlarından Aşık Veysel'in koşmasını konu, tema, nazım biçimi, nazım birimi, edebi sanatlar, koşmadaki milli, manevi ve evrensel değerler açısından incelemesi yer alıyor. KOŞMA. Vatan sevgisini içten duyanlar. Sıtk ile çalışır benimseyerek. Milletine, ulusuna uyanlar.
tKc2A. ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİ / ÂŞIK EDEBİYATI / SAZ ŞİİRİ *Âşık edebiyatı, bir yanıyla toplumsal iş bölümünün arttığı, bir yanıyla da özellikle XV. yüzyılın sonları ve XVI. yüzyılın başlarında Osmanlı toplumsal düzeninde belirginleşen farklı kültür daireleri sonucunda oluşmuş bir edebiyat koludur. *Halkın “âşık” dediği saz şairleri tarafından oluşturulmuştur. *Âşıklar, saz şairliğini usta âşıkların yanında öğrenir, sonra onlardan mahlâs alarak diyar diyar gezmeye, ellerinde saz şiirler söylemeye başlarlar. *İslamiyet’ten önceki “ozan”ın, “âşık” adını alması, sözlü edebiyatımızın devamlılığının göstergesidir. *Çoğunlukla doğaçlama hazırlık olmaksızın irticalen yani içe doğduğu gibi söylenen bu şiirlere Türk halk müziğinin en önemli enstrümanı olan ve "cura, çöğür, bozuk, divan sazı, meydan sazı" adlarıyla da anılan "bağlama" eşlik eder. *Âşık Edebiyatı, somut bir edebiyattır. *Genelde sözlü olmasına rağmen şairler, şiirlerini “cönk” dedikleri defterlerde toplamışlardır. *Âşık edebiyatı ürünlerinin en belirgin özelliği söyleyeninin belli oluşudur. *Âşık şiirlerinde, "tapşırma" denilen son dörtlük ya da bentte, söyleyenin adı veya mahlası anılarak bu ürünün kime ait olduğu kayda geçirilmiş olur. *Genellikle okuma yazma bilmeyen âşıklar usta-çırak ilişkisiyle yetişmişlerdir. *Âşıklar köylerde meydan şairleri, şehirlerde veya asker ocaklarında yetişmişlerdir. *Asker ocaklarında veya şehirlerde yetişen âşıklar kalem şuarası / kalem şairleri medreselerde okuduklarından dolayı Divan edebiyatından etkilenmişlerdir. *Bunlardan beyitlerle, aruz ölçüsüyle, divan edebiyatı nazım şekilleri ve Arapça–Farsça sözcükleri kullanarak şiirler yazanlar olmuştur. *”Aşk, gurbet, ayrılık, ölüm, toplumsal olaylar, doğa güzellikleri, kahramanlıklar” işlenen başlıca konulardır. *Âşık edebiyatı dini etki taşımadan oluşmuş, din dışı bir edebiyattır. *Şiirler dörtlüklerle, hece ölçüsüyle ve daha çok yarım uyaklı olarak söylenmiştir. *Kalıplaşmış benzetmeler yeşilbaşlı ördek, inci diş, elma yanak, badem göz, kiraz dudak, keman kaş, sırma saç, servi boy kullanılmıştır. *Hece ölçüsünün 7’li, 8’li ve 11’li kalıplarına ağırlık verilmiştir. *Göz kafiyesi anlayışı yerine, kulak kafiyesine ağırlık verilmiştir. Yani kafiye için aynı sesin kullanılmasına gerek yoktur. Buna göre p/b, ç/ş, t/d, l/ n gibi seslerle de kafiye yapılmıştır. *Koşma, varsağı, semai, destan nazım şekilleri kullanılmıştır. *Saz eşliğinde söylenen şiirlere içten bir söyleyiş hâkimdir. *Âşık edebiyatında, halkın konuştuğu sade bir Türkçe kullanılmıştır. *Halk, divan ve tekke edebiyatındaki unsurları bünyesinde birleştiren âşık tarzı, “ozan şiiri” geleneğini kendine özgü bir kimlikle cumhuriyete değin sürdürür. *Aşık edebiyatı geleneğinde aşık kahvelerinin önemli bir yeri vardır. *Zaman zaman âşıklara ait olmayan şiirler onlara mal edilmiştir. *Âşık Edebiyatı'nın yüzyıllara göre en önemli temsilcileri şunlardır 16. yüzyıl Köroğlu, Kul Mehmet, Âşık Garip, Âşık Kerem 17. yüzyıl Karacaoğlan, Kayıkçı Kul Mustafa, Âşık Ömer, Kuloğlu, Ercişli Emrah 18. yüzyıl Gevheri 19. yüzyıl Dertli, Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihni, Seyrani, Ruhsati 20. yüzyıl Âşık Veysel, Âşık Ali İzzet, Âşık Murat Çobanoğlu, Âşık Reyhanî, Âşık Şeref Taşlıova. AŞIK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ VE TÜRLERİEK BİLGİ ÂŞIKLIK GELENEĞİNİN OLUŞUMU *Saz şairleri, bu gelenekte önemli bir yeri olan "rüya motifi" ile sade kişilikten sanatçı kişiliğe geçerler. *İnanışa göre, uyku ile uyanıklık halinde iken bir düş gören şaire, aksakallı, yeşil sarıklı ve yeşil giysiler içinde bir pir tarafından üç dolu aşk badesi sunulur. Bu badelerden biri Allah, biri pirler, biri de sevdalanacağı güzel kız içindir. *Rüyada bu güzel kızın yüzünü de gören âşık, o an itibariyle bu güzelin peşine düşer ve onu bulmak için diyar diyar dolaşır. *Bu rüyadan sonra şair "âşıklık" yeteneği kazanır. *Bu şiir geleneğindeki âşıklar, eğitimleri, konumları ve yaşadıkları yerler itibariyle köy şairleri, konargöçer şairler, kalem şairleri kasaba ve şehir âşıkları, halk şairleri meydan şairleri, asker şairler yeniçeri şairleri şeklinde adlandırılmıştır. *Ancak bunları genel olarak yetişme şartları ve dolayısıyla sanat felsefelerinin farklılığı bakımından, halk şairleri meydan şairleri, ve kalem şairleri kalem şuarası şeklinde iki grupta toplamak mümkündür. *Âşıkların bir kısmı köylerde, bir kısmı konargöçer aşiretler içinde, bir kısmı asker ocaklarında, bir kısmı da kasaba ve şehirlerde yaşamış ve ürün vermiştir. aKöy şairleri *Bunlar ömürlerinin tümünü ya doğdukları köy ve o köye komşu köylerde geçirmiş ya da bazı yakın şehir ve kasabaları da görmüşlerdir. *Çok önemli bir bölümü okuma yazma bilmeyen bu âşıklar, şiirlerinde köy kültürünü yansıtmış, köylülerin çeşitli duyarlıklarını onların anlayabileceği bir dille anlatmış, şiirlerini aruz ölçüsünü kullanmadan doğaçlama söylemişlerdir. *Köy şairleri, şiirlerinde halk söyleyişlerine ve deyimlere yer vermiş, dolambaçlı yollara, sanatlı ifadelere başvurmamışlardır. *Bu şairlerin en önemlileri şunlardır Pir Sultan Abdal, Kağızmanlı Hıfzı, Âşık Veysel, Sümmanî. b Konargöçer şairler *Bu şairler Anadolu'nun güneyinde, Toroslarda göçebe yaşayan Türkmen/Yörük boyları içinde yetişmiştir. *Şiirleri birçok bakımdan köy şairlerinin şiirlerini anımsatan bu şairlerin en önemlileri Karacaoğlan ile Dadaloğlu’dur. *Karacaoğlan'ın şiirlerinde gerçek yaşam sahneleri, gerçek doğa tasvirleri, giyim kuşam ve süslenişi iyice belirlenmiş gerçek güzeller, onlarla geçirilmiş maceralar, geçit vermez dağlar, at üzerinde gidilen uzun yollar, dostlarla sözleşmeler ve dargınlıklar somut şekilde işlenmiştir. *Dadaloğlu ise Osmanlı'nın göçebe Türkmenleri yerleşik hayata geçirmek istemesine karşı çıkmış, daha çok epik anlatımlı şiirler söylemiştir. cKasaba ve şehir âşıkları Kalem şuarası *Şehir ve kasabalara, hatta İstanbul gibi büyük şehirlere gelerek buralardaki âşık kahvelerinde toplanan, kimi medresede kimi de tekkede yetişen, divan şairlerine özenerek onlar gibi şiir yazmayı amaçlayan şairlerdir. *Bu şairlerin bazıları divan sahibi de olmuştur. *Bazen hece bazen de aruz ölçüsünü kullanan bu şairler, saz şairlerinin saf gerçekçiliğini ve yalın anlatımını bırakmış, divan edebiyatını da tam benimseyememiş, ara yerde kalmışlardır. *Şehirlerde oturdukları ve okuma yazma bildikleri için bu şairlerin şiirlerinin birçoğu günümüze kadar ulaşmıştır. *Bayburtlu Zihnî, Erzurumlu Emrah, Âşık Ömer, Gevheri ve Dertli bu tarz şiir söyleyen ve yazan şairlerin en önemlileridir. dAsker şairler *Yeniçeri Ocağında yetişen bu şairler; şiirlerinde güçlüklerle dolu serhat hayatının, akınların, küçük savaşların yankılarını; şehit arkadaşlarının acısını, elden giden yurtların hüznünü, kazanılan zaferlerin gururunu dile getirmişlerdir. *Bu tarz şairlerin en önemli temsilcisi Kayıkçı Kul Mustafa'dır.
Halk Şiiri, Halk Şiiri Türleri Halk şiiri, halk kültürünün en etkin, en yaygın ve özgün kollarındandır. Halk şiirinin genellikle sözlü bir etkinlik olması ve egemen çevrelerce küçümsenmesi onun yazılı kaynaklara geçmesini kısıtlamıştır. Bu nedenle halk, onu yüzyıllarca gözü gibi korumuş, kulaktan kulağa ve kuşaktan kuşağa aktararak bugünlere getirmiştir. Halk edebiyatındaki coşku ve heyecana bağlı metinler ürünlerin sahibi, işlediği konular gibi özellikler dikkate alınarak üç ayrı kolda incelenmiştir Anonim Halk Şiiri Âşık Tarzı Halk Şiiri Dini-Tasavvufi Halk Şiiri Bunların dışında Halk Şiiri’nde aruz ölçüsüyle yazılan bazı nazım şekilleri de vardır. Dini-Tasavvufi Halk Şiiri Dini- Tasavvufi Halk şiiri, 13. yüzyılda Babai isyanları, Moğol istilası, haçlı seferleri, inanç ve kültür farklılıkları sosyal ve siyasi huzursuzluklarla dolu Anadolu’da oluşmuştur. Dini-Tasavvufi Halk Şiirinin Özellikleri Tasavvuf düşüncesini temel alır. Kurucusu Ahmet Yesevi’dir. Tasavvufun amacı insanı olgunlaştırmak ve onu insan-ı kâmil yapmaktır. Tasavvufta önemli olan Allah aşkıdır; yani ilahı aşktır. Tasavvufa göre bütün evren Allah’tan bir parçadır ve insan nefsi arzularından arınarak gönlünü ilahi aşkla doldurarak Allah’a ulaşabilir. Tekkeler etrafında bir araya gelen tasavvufçular bu görüşlerini, İslamiyet’i yaymak için edebiyatı bir araç olarak görmüşlerdir. İlahi aşkın ele alındığı lirik ve didaktik ürünler verilmiştir. Şiirler ağırlıklı olarak müzik eşliğinde söylenmiştir. Genel olarak hece ölçüsü kullanılmış olsa da aruz ölçüsü de kullanılmıştır. Nazım birimi olarak hem dörtlük hem de beyit kullanılmıştır. Özellikle “koşma” nazım şekliyle ilahi, nutuk, şathiye, devriye, nefes nazım türlerinde şiirler yazılmıştır. Gazel, kaside, mesnevi nazım şekliyle şiirlerin yazıldığı da görülmektedir. Tasavvufi terimlerin ve bazı yabancı sözlerin dışında genellikle halkın konuştuğu dil kullanılmıştır. Oğuz Türkçesinin Anadolu’daki ilk ürünlerinde sade bir dil kullanılmıştır. Âşık Paşa, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlana 13. ve 14. yüzyıl mutasavvıflarındandır. Yunus Emre’nin dili dönemin diğer sanatçılarına göre daha sadedir. Dini-tasavvufi halk şiiri nazım türleri şunlardır İlahi Nefes Şathiye Devriye Nutuk Aşık Tarzı Halk Şiiri Halkın “âşık” dediği saz şairleri tarafından oluşturulmuştur. Aşık Tarzı Halk Şiirinin Genel Özellikleri İslamiyet’ten önceki “ozan”ın, “âşık” adını alması, sözlü edebiyatımızın devamlılığının göstergesidir. Şairler genellikle okuma yazma bilmeyen âşıklar usta-çırak ilişkisiyle yetişmişlerdir. Âşıklar köylerde, şehirlerde veya asker ocaklarında yetişmişlerdir. Asker ocaklarında veya şehirlerde yetişen âşıklar kalem şuarasımedreselerde okuduklarından dolayı Divan edebiyatından etkilenmişlerdir. Aşk, toplumsal olaylar, doğa güzellikleri işlenen başlıca konulardır. Âşık edebiyatı dini etki taşımadan oluşmuş, din dışı bir edebiyattır. Şiirler dörtlüklerle, hece ölçüsüyle ve daha çok yarım uyaklı olarak söylenmiştir. Koşma, varsağı, semai, destan nazım şekilleri kullanılmıştır. Saz eşliğinde söylenen şiirlere içten bir söyleyiş hâkimdir. Âşık edebiyatında, halkın konuştuğu sade bir Türkçe kullanılmıştır. Kalem şairleri kalem şuarası divan edebiyatının etkisinde kalmış, beyitlerle, aruz ölçüsüyle ve divan edebiyatı nazım şekilleri ve Arapça – Farsça sözcükleri kullanarak selis, satranç gibi şiirler yazmışlardır. Aşık tarzı halk şiiri nazım şekilleri şunlardır Koşma Semai Varsağı Destan Dudak Değmez Anonim Halk Şiiri Söyleyeni belli olmayan ürünlerin oluşturduğu Halk şiirinin bir koludur. Anonim Halk Şiiri nazım şekilleri şunlardır 1. Mani 2. Ninni 3. Ağıt 4. Türkü 5. Destan
Aşık Edebiyatı Nazım Biçimleri Aşık Edebiyatı Nazım BiçimleriÂşık Edebiyatı Nazım Şekilleri Nelerdira Güzelleme b Ağıt c Taşlamad Koçaklama2. SEMAİ NAZIM BİÇİMİ3. VARSAĞI NAZIM BİÇİMİ4. DESTAN NAZIM BİÇİMİ16. yüzyıldan itibaren Anadolu’da âşık denen kişilerce ortaya konan, kendine özgü biçim ve içeriği olan halk edebiyatı koludur. Türk edebiyatını bir bütün olarak düşünürsek Âşık edebiyatı, İslamiyet’ten önceki sözlü edebiyatın devamı sayılabilir. Önceleri tasavvuf şairleri için kullanılan âşık sözcüğü zamanla din dışı konularda şiirler yazan şairler için de kullanılmaya başlanmıştır. Böylece İslamiyet’ten önce “ozan, baksı, kam, şaman” diye anılan şairler, İslamiyet’ten sonra âşık adını almıştır. Türk halk edebiyatında âşıklığa belli aşamalardan sonra ulaşıldığına inanılır. Bu inanışa göre âşık, şairlik gücünü rüyasında gördüğü pirin sunduğu aşk badesini içip sevgilinin hayalini görerek kazanır. Âşığa rüyada sunulan tasın içindeki içeceğe “aşk dolusu, pirlik, erlik, aşk badesi” gibi isimler verilmiştir. Âşıklar yeteneklerini atışmalarda gösterirler. Atışma sırasında iki âşık karşı karşıya gelir, orada bulunanlardan birinin ayak uyak, anahtar kelime vermesiyle atışma başlar. Âşıklardan birinin bu ayağa uygun dörtlük söyleyemediği anda âşık yenilir. Atışma sona erer. 17. yüzyılda divan edebiyatı belli bir olgunluk düzeyine ulaşmış ve geniş halk kesimlerine hitap eder hale gelmiştir. Bu dönemden itibaren halk edebiyatı biçim ve içerik bakımından divan edebiyatından etkilenmeye başlamış, kimi âşıklar hecenin yanında aruz ölçüsünü kullanmaya başlamışlardır. “Aşık Ömer, Katibi, Gevheri, Aşık Dertli, Bayburtlu Zihni” şiirlerinde hem heceyi hem de aruzu kullanmıştır. Böylece halk edebiyatında aruzla yazılan “divan, selis, kalenderi, semai, satranç, vezn-i aher” gibi nazım şekilleri kullanılmıştır. Âşık Edebiyatı Nazım Şekilleri Nelerdir 1. KOŞMA NAZIM BİÇİMİ Halk edebiyatının en sevilen ve yaygın türüdür. Koşma “yakıştırmak, isnat etmek” demektir. Genellikle 11’li hece ölçüsüyle yazılır, nazım birimi dörtlük, birim sayısı 3-5 arasındadır. Koşmaların uyak düzeni xaxa, bbba,ccca… ya da abab,cccb,dddb… şeklindedir. Koşma divan edebiyatındaki gazele benzetilir. Bunun nedeni her iki nazım şeklinin de “aşk, sevgi, güzellik, doğa güzelliği” gibi konuları işlemesidir. Hece ölçüsünün on birli kalıbıyla, 6+5 ya da 4+4+3 duraklı olarak söylenir. Halk edebiyatı nazım biçimlerinin en yaygını ve en sevilenidir. Dörtlük sayısı üç ile altı arasında değişir. Son dörtlükte ozanın adımahlası geçer. Uyakların sıralanışı ilk dörtlük dışında, bütün dörtlüklerde aynıdır. Koşmanın uyak kafiye düzeni aaab/ cccb; abab/ cccb; abcb/ dddb biçimindedir. Koşma türleri, konu yönünden dört bölüme ayrılır a Güzelleme Sevgilinin, bir doğa görüntüsünün, kısacası sevilen herhangi bir şeyin at, ördek… Övüldüğü lirik şiirlerdir. b Ağıt Bir kişimin ölümünden duyulan acıyı anlatan şirlere denir. Koşma biçimiyle de türkü biçimiyile de söylenir. Bu türe Divan şiirinde mersiye, İslamiyet öncesi Türk şiirinde sagu denir. c Taşlama Kişilerin, toplumsal olayların, bazı durumların olumsuz, kötü yanlarını yeren, eleştiren şiirlere denir. Bu türe Divan edebiyatında “hiciv”, Batı edebiyatında “satir”, çağdaş edebiyatta da “yergi” denir. d Koçaklama Kahramanlık, savaş, vuruşma üzerine söylenen epik şiirlerdir. Aşık edebiyatında Köroğlu ve Dadaloğlu bu türün en başarılı sanatçılarıdır. 2. SEMAİ NAZIM BİÇİMİ Koşmadan sonra en çok ilgi gören nazım şeklidir. Özel bir ezgiyle söylenir. Semai her bakımdan koşmaya benzer. Aralarındaki temel fark semainin sekizli, koşmanın on birli hece ölçüsüyle yazılmasıdır. Semailerde ayrıca az sözle çok şey anlatmak esastır. Bu yüzden bu nazım şeklini yazmak kolay gözükse de aslında zordur. 3. VARSAĞI NAZIM BİÇİMİ Kafiye düzeni koşmaya benzer. Nazım birimi dörtlük, nazım birimi sayısı 3-5 arasındadır. Genellikle hecenin 8’li kalıbıyla söylenir. Bu yönüyle semaiye benzer, aralarındaki temel fark ezgileridir. Varsağıda yiğitçe bir söyleyiş göze çarpar. Şiire kahramanlık, yiğitlik, mertlik havası vermek için “aman hey, be hey, hey gidi!” gibi ünlemler kullanılır. Varsağı adını Doğu Anadolu’da yaşayan Varsak Türkmenlerinden almıştır. 4. DESTAN NAZIM BİÇİMİ Âşık edebiyatı nazım şekillerindendir. Nazım birimi dörtlüktür, birim sayısı birkaç ya da yüzlerce dörtlükten oluşabilir. Destanların kafiye örgüsü koşma gibidir, hecenin on birli kalıbıyla yazılır. Destanlar, toplumun hafızasına kazınmış olayları “kahramanlık, savaş, göç, doğal felaketler…” işler. Âşık edebiyatında çok farklı konularda da esnaf destanı, yaş destanı, hayvan destanları, bekçi destanı destanlar yazılmıştır. Genel
Aşık Tarzı Türk HaLk Şiiri – aşık tarzı halk şiiri YaReN Aşık Tarzı Türk HaLk Şiiri – aşık tarzı halk şiiri AŞIK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ 1- Koşma 2- Destan 3- Semai 4- Varsağı KOŞMA Halk edebiyatı nazım biçimleri içinde en çok sevilen ve kullanılan koşmadır. Hece ölçüsünün 6+5=11 ya da 4+4+3=11 duraklı kalıbıyla yazılır. Dört dizeli bentlerden oluşur. Dörtlük sayısı en az üçtür. Uyak düzeni birinci dörtlüğün dışında bütün dörtlüklerde aynıdır. Uyak düzeni genellikle şöyle olur baba – ccca – ddda … İlk dörtlüğün uyak düzeni xaxa ya da bbba biçiminde olabilir. Şair koşmanın son dörtlüğünde mahlasını söyler. Hece ölçüsünün 7’li ve 8’li kalıplarıyla yazılmış koşmalar da vardır. Koşmalar ezgiyle okunuşlarına göre çişitli adlar alır. Acem koşması, Kerem, Kesik kerem, Gevheri gibi… Koşmalar genellikle lirik konularda yazılır. Aşk duyguları, üzüntüleri, acıları, sevgiliye kavuşma isteği, ayrılıktan yakınma, doğayla ilgili türlü duygu ve düşünceler hep koşma ile anlatılmıştır. DESTAN 4 dizeli bentlerden oluşur. Başka bir deyişle bentleri dörtlüktür. Halk şiirinde en uzum nazım biçimi destandır. Genellikle hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla yazılır. 8’li kalıpla yazılan destanlar da vardır. Uyak düzeni şöyledir baba – ccca – ddda… İlk dörtlüğün uyak düzeni xaxa biçinde de olabilir. Destanın son dörtlüğünde şair mahlasını söyler. Destanlar ezberlenmesi ve kolay hatırlanması düşüncesiyle genellikle zincirleme olarak yazılır. SEMAİ Halk şiirinde hece ölçüsüyle ve aruz ölçüsüyle yazılan iki türlü semai vardır. Hece ölçüsüyle yazılan semailer koşma tipine benzer. Uyak düzeni aynıdır. Yalnız aralarındaki ayrım dizelerinin hece sayısı bakımındandır. Semailer hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla yazılır. Dörtlük sayısı 3 ila 5 arasında değişir. Semailerde daha çok sevgi, doğa, güzellik gibi konular işlenir. Koşmaya göre, daha canlı ve kıvrak bir üslubu vardır. Semailerin de kendine özgü bir ezgisi vardır ve bu ezgiyle okunur. VARSAĞI Güney Anadolu bölgesinde yaşayan Varsak Türklerinin özel bir ezgiyle söyledikleri türkülerden gelişmiş bir biçimdir. Semaiye benzer. Uyak düzeni aynıdır. Dörtlük sayısı genellikle 3 ila 5 arasında değişir. Hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla yazılır. 11 heceli varsağılar da vardır. Semaiden daha değişik bir ezgiyle okunur. Varsağılar, yiğitçe, mertçe bir üslupla söylenir. Bu da varsağı içinde "behey", "bre", "hey" … gibi ünlemlerle sağlanır. Halk edebiyatında en çok varsağı söylemiş şair Karacaoğlan’dır. AŞIK EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ 1- Güzelleme 2- Taşlama 3- Koçaklama 4- Ağıt GÜZELLEMEÇ Doğa güzelliklerini anlatmak ya da kadın, at gibi sevilen varlıkları övmek için yazılan şiirlerdir. TAŞLAMA Bir kimseyi yermek ya da toplumun bozuk yönlerini eleştirmek amacıyla yazılan şiirlerdir. KOÇAKLAMA Coşkun ve yiğitçe bir üslupla savaş ve döğüşleri anlatan şiirlerdir. Halk şiirinde en güzel koçaklamalar Köroğlu’nundur. AĞIT Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan acıları anlatmak amacıyla söylenen şiirlerdir.
Aşık tarzı halk edebiyatı bünyesinde yer alan nazım türlerinden birisi olan “Koşma”, bu gelenek içerisinde oldukça sevilen ve yaygın bir ürün olarak karşımıza çıkar. İslamiyet’in kabulünden önceki koşuk türüne dayanan bu şiir ürünü farklı konularda söylenerek günümüze kadar gelmiştir. Bu yazımızda “Koşma nedir?”, “Koşmanın özellikleri nelerdir?” gibi soruların detaylı cevaplarını ÖzellikleriKoşma ÖrnekleriKoşma TürleriKoşma Nedir?Köken olarak İslamiyet öncesi Türk Edebiyatı’ndaki koşuk türüne dayanan; aşk, ayrılık, ölüm, tabiat, kahramanlık gibi konularının işlendiği halk şiiri nazım biçimine koşma edebiyatı içerisinde en çok sevilen ve tercih edilen nazım şekli koşma olmuştur. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı’nda yer alan “koşuk” nazım şeklinin İslamiyet sonrası aşık tarzı halk şiirindeki devamı ve karşılığı olarak kabul görmektedir. İslamiyet öncesi bazı törenlerde, dönemin din adamları tarafından kopuz eşliğinde söylenen koşuklar, İslamiyet sonrasında aşıklar tarafından saz eşliğinde söylenmeye devam edebiyatı denilince nasıl ki akla gazel geliyorsa halk edebiyatı denildiğinde de akla gelen ilk şiir türü koşma olmaktadır. Özellikle koşmanın aşk ve güzellik konularını dile getiren güzelleme çeşidi gazele tema olarak çok benzemektedir. Bu nedenle gazelin halk edebiyatındaki karşılığı olarak kabul gören nazım şekli koşmadır. Koşmalar dini konular dışında genelde her temada söylenmiştir. Genel olarak; aşk, doğa, ölüm, sevgi, güzellik, yalnızlık, kahramanlık, yiğitlik konuları kelimesi “Koş-” fiilinden türemiştir. “Koş-” fiili edebiyat dilinde türkü söylemek manasına gelmektedir. Hatta Divan-ü Lügat’it Türkte “Koş” kelimesi türkü söylemek manasında özellikleri→ Nazım birimi dörtlüktür ve dörtlüklerin sayısı genellikle 3-5 arasında değişmektedir.→ Hece ölçüsüyle yazılan koşmalar genellikle hecenin 11’li kalıbıyla yazılır.→ Lirik bir şiir türü olan bu nazım şeklinde aşk, ayrılık, doğa, savaş, kahramanlık gibi konular işlenir.→ Halk şiirinin bir özelliği olarak bu nazım şeklinin de dili halkın anlayabileceği kadar sadedir.→ Son dörtlükte şairin mahlası yer alır.→ Bu şiirlerde kullanılan kafiye şeması aaababab, cccb, dddb, eeeb şeklindedir.→ Daha çok yarım kafiye tercih edilmiştir.→ Konularına göre güzelleme, koçaklama, taşlama ve ağıt isimlerini alır.→ İslamiyet öncesi koşuk söyleme geleneğinin devamı şeklindedir.→ Divan edebiyatındaki gazelin konu olarak halk edebiyatındaki karşılığıdır.→ Koşmalarda benzetme sanatı çokça kullanılır.→ Sözlü bir nitelik taşıyan bu şiirler saz eşliğinde söylenmiştir. Koşma ÖrnekleriÖrnek 1Uykudan uyanmış şahin bakışlım Dedim sarhoş musun söyledi yok yok Ak ellerin elvan elvan kınalım Dedim bayram mıdır söyledi yok yok Dedim ne gülersin dedi nazımdır Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür Dedim ver öpeyim söyledi yok yok Kul NesimiÖrnek 2Vara vara vardım ol kara taşa, Hasret ettin beni kavim kardaşa, Sebep ne gözden akan kanlı yaşa, Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölümNice sultanları tahttan indirdi Nicesinin gül benzini soldurdu Nicelerin gelmez yola gönderdi Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölümKaracoğlan der ki kondum göçülmez Acıdır ecel şerbeti içilmez Üç derdim var birbirinden seçilmez Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm KaracaoğlanKoşma TürleriKonularına göre koşmalar dört başlıkta toplanır güzelleme, koçaklama, taşlama, ağıt…Güzelleme Lirik temalı koşmalardır. Genellikle aşk, ayrılık, özlem, doğa gibi duygulara hitap eden bir nazım türüdür. Halk edebiyatında güzellemelerin en güzel örneklerini Karacaoğlan vermiştir. Güzellemelerin Divan Edebiyatındaki karşılığı gazeldir. Ayrıca Bkz -> GüzellemeKoçaklama Savaş, kahramanlık ve yiğitlik konularını işleyen koşmalardır. Türk Halk Edebiyatında koçaklamaların en güzel örneklerini Köroğlu ve Dadaloğlu Bir durumu eleştiren, toplulukların ya da kişilerin aksaklıklarını eleştiren, iğneleyen nazım türüdür. Ayrıca Bkz -> TaşlamaAğıt İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatında saguların halk edebiyatındaki karşılığı ve devamıdır. Bir kişinin ölümünü ve ölümünden duyulan üzüntüyü dile getiren şiirlerdir. Ağıtın Divan Edebiyatındaki karşılığı PDF + VideoAşağıdaki bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan “Edebiyat Ders Notları PDF” dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan “Koşma PDF Çalışma Kağıdı” dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla ÇEKEBİLECEK YAZILAR ⇒ PDF / Slayt ⇒ Halk Şiiri ⇒ Aşık Tarzı Halk Şiiri ⇒ Ders Konuları ⇒ TYT Türkçe ⇒ AYT Edebiyat
aşık tarzı halk şiiri koşma