U5cr2D. 12-01-2017, 1633 1 Digiturku kablosuz yan odaya aktarmak Beyler salonda digiturkum var , odama tv koydum ama para verip 2. kutu almak istemiyorum... Kablo kirliliği oldugu için içeri odaya kablo çekmekte istemiyorum.. Elimde akıllı kumanda var , odamdan digiturk kumandasına bastıgımda sorun yok kanal değişiyor ordan alıyor yani... Amacım görüntüyü wireless olarak odama aktarmak... Bana lazım olan şu.. Vericiyi digiturke takıcam scart dan... Alıcıyı odam da tv ye takıcam scart dan... Ve görüntü ses gelecek... Şöyle bir alet buldum kumanda sinlayini bile gönderiyormuş.. Ama işe yarar mı kullanan varmı ? Boşuna 200 tl bayılmayayım Next Av Sender - Kablosuz Goruntu-ses Aktarıcı - Kargo ucretsiz GittiGidiyor'da 253272008 Rotary.. because we dont need many liters to kick u'r ass.. 12-01-2017, 1643 6 Benim peder yapmış onların evde. Ben pek randımanlı bulmadım. Arada çok mesafede yok ama görüntü çok sık bozuluyor. Koridordan biri geçerken bile ekileniyo belki onunki dandiktir bilmiyorum. En son iptv mi aldı oraya ayrı Everyday I ** çapuling... Sizden en sık gelen sorular arasında nasıl evde yok bir hayata geçtiğimiz / bu hayatı sürdürmemizi sağlayan dinamikler var. Çalışıyor musunuz? Nasıl geçiniyorsunuz? Bu çok normal, çünkü herkes hayatında hayallerine daha fazla yer açmak istiyor ve kendine uygulayabileceği çözümler arıyor. Öncelikle sizi hayal kırıklığına uğratmamak adına yazının başında, yol yakınken söylemek isteriz ki; biz de hala %100 denklemi çözebilmiş değiliz. Biz de hala deneye yanıla hayatımızı şekillendirmeye çalışıyoruz. Ve gördüğümüz kadarıyla hayallare giden sihirli bir formül yok, hatta yerine bolca kan ter var. Sihirli formülü olsa da, herkesin kendine kopyala yapıştır yapabileceği bir şablona dökülmesi mümkün değil. İlla herkesin kendi gerçeklerine uygun bir elbise dikmesi gerekiyor. Güzel haberse şu; herkesin kendi mücadelesini vermesi lazım ama başkalarından esinlenmek insanın baya yol kat etmesine yardımcı oluyor. Bu sebeple ve sıkça sorduğunuz için, biz de kendi dinamiklerimizi size anlatmaya karar verdik. Kimseye nasihat verecek kadar hayatı çözmüş değiliz, ama bizim yürüdüğümüz yollardan kendinize pay çıkarmak isterseniz, buyrun, dükkan sizin. Bu arada bize ilham veren başkalarının hikayeleri için EVDE YOKLAR bölümümüze göz atabilirsiniz. Biz Evde Yokuz’u nasıl kurduk? Nasıl sürdürebiliyoruz? Bunun için hayatımızda ne gibi adımlar atmamız gerekti?… Aynı hayatı çizmek isteyenlere tavsiyeler? Not Aslında bu yazı bizim takipçilerimizden İsmail ile bir yazışmamızdı. Sonra, bir sürü insanın hep anı şeyi sorduğundan sebep bunu websitemizde paylaşmaya karar verdik. Araya eklemelerimiz olmuştur. Selam İsmail, Her şey nasıl başladı biliyor musun? Sene 2012. Ölmeden önce yapmak istediğimiz şeyler vardı ama hep başka önceliklerimiz olduğu için bir türlü zamanımız yoktu. Bilgehan’ın çalıştığı şirket haftasonu ve akşamları etkinlikler yaptığı için haftasonu ve akşamlarımız bile sayılıydı. Yine de elimize geçen her ama her fırsatı listemizdeki birşeylerin üzerini çizmeye kullanıyorduk. Pazartesi sabahı Gökçeada’dan direk işe gelip, arabada üzerimizi değişircesine sıkıştırmaya çalışıyorduk olmayan boşluklara hayallerimizi. Bir gün evin salonunun en büyük duvarına boyunca bir tahta almaya karar verdik. Ve 2 sene boyunca her gün işten geldiğimizde aynı şeyi yaptık Bir bira açtık, tahtanın karşısına oturup, hayallerimizi tahtaya yazdık. Her gün. Çok fazla hayali gerçekleştiremedik ama fikirleri tahtada yazı olarak görmek bile sanki onları bir nebze daha somutlaştırarak yakınlaştırıyordu. 2 sene boyunca tahta kabardıkça kabardı. Önce yazıları ufalttık. Sonra yersizlikten hayaller arasında tercih yapmak zorunda kalıp, bazılarını silmek zorunda kaldık. 🙁 Tahta yazıdan çizgiden boğuldu. Ama hayatımızın akışındaysa hiç bir değişiklik yoktu. Aynı 2 sene önceki gibi tahtadaki şeylere açacak hayatımızda yer hala yoktu. Tamam, hayatımıza iş çok hükmediyordu ama açık konuşmak gerekirse, aslında işlerimizi seven, bize sağladıkları hayattan da memnun olan da insanlardık. Zaten muhtemelen en çok da bu yüzden hayallerimize sıra gelmiyordu. Normal olarak mutsuz bir hayat insanı değişime daha kolay motive ediyor. İnsan kendini güvende ve huzurlu hissettiği yere tutunmaya eğimli oluyor malum. Bir gün geldi ki, tahtanın evdeki varlığı bize batmaya başladı. Vah vah hiç bir şeyin üzerini çizemedik gibilerinden değil ama. Sen gel, 2 yıl boyunca üzerinde vakit, enerji, emek harca, arkadaşlarını topla fikirlerini almak için, bununla yat kalk falan filan ama hayatında bu yolda hiiiiç bir adım atma. Ama böyle yapsak, şöyle yapsak diye vırvır konuş dur. Aslında hiç de sevmeyiz öyle oturduğu yerden konuşan tipleri. Tahta işaret ediyordu ki; bir sürü hayalimiz var ama mevcut hayatlarımıza devam ederek bizi onlara götürecek yolda yürümüyoruz. Evet, güvenli ve bizi başka açılardan tatmin eden bir yol. Maaşlı iş hayatına hiç tü kaka yaptığımız yok. Hatta şu an olduğumuz yerden bakınca oh mis 😀 ama o yol bizi hayallerimize çıkarmayacak. Belki başka güzelliklere çıkaracak ama istediğimiz şey bu mu? Bizim evimizin salonundaki tahta bu değil. Sziget’ten aynı konseptte ölmeden önce yapılmak istenilenlerin yazıldığı bir başka tahta görünce bizim için hepsinin toplamını ifade eden Biz Evde Yokuz yazdık. Bizimkinin fotosunu da bulunca paylaşacağız. Hani klişe, nefret bir laf vardır uzaktan bakıp, istedikleri şeye sahip olamayan insanlara kapak olsun diye söylenen; “Demek ki yeterince istemiyorsun”. Allahallah sen mi bileceksin neyi ne kadar istediği mi? Valla çok haklı bir lafmış. Gerçekten isteyen insanın eli rahatını bozmaya gidiyormuş çünkü… Aşağıdaki satırların sana hitaben yazıldığına bakma, bunlar kendi kendimizle monologlarımızdır. Haşa nasihat falan değil Biz gezmek istiyoruz. Gez o zaman? Param yok. Evin yok mu? Kiradaysan kira veriyorsun, evinden çık paran sana kalsın. Yolda bulaşık yıkarsın, garsonluk yaparsın. Ev seninse, oh oh, dünya turuna bile çıkarsın. Aaa! Olmaz, evsiz olur mu hiç? İşimi bırakıp bulaşıkçılık yapmak olur mu? Bir şeyi HERŞEYDEN çok istiyorsan bal gibi de olur kardeşim. Bu bir tek gezmek için geçerli değil, düzenini bozman gereken her hayal için geçerli. “Müzik yapmak istiyorum ama bilgisayar mühendisiyim”, “Tarımla uğraşmak istiyorum ama bankacıyım”… Herşeyden çok istemiyorsan, ev iş güvencesi daha ağır basıyor olabilir. Mantıklı ve normal olan da bu zaten. 🙂 Önemli olan kendine dürüst olman. Önceliklerini kabullenip, gezmeyi çok istiyorum diye arkadaşlarını, kendini, evdeki tahtayı darlamayacaksın. Önceliğin oysa o, öbürüyse öbürü… Hakikaten birşeyi herşeyden çok isteyenler, ne pahasına olursa olsun peşine düşüyorlar. Bunu görünce kendi samimiyetimizden şüphe ettik. Gerçekten bu hayalleri o kadar çok istiyorsak bizi onlara götürecek hamleler yapmamız gerekmez mi? Onlara izin vermeyen hayatımıza devam etmeyi tercih etmemiz aslında onları şu an sahip olduğumuz şeylerden daha az istediğimizi göstermiyor mu? Baktığında hayatta mutlu olmanın formülü beklentilerini ve yürüyeceğin yolu bir doğruya oturtmak. Tutarlılık. Ayağının bir yolda ama gözünün başka yolda olmaması. Yani ya varmak istediğin hedefe göre bir yol seçmek, ya da yolunun geçeceği rotada bir hedef. O zaman tatminsizlik yaşamak çok daha zor. Bak Duygucum, bak Bilgecim, ne arzun birincil önem taşıyorsa ona göre yol seçeceksin, ya da yoluna uygun şeyler arzulamaya bakacaksın. Yoksa ikilem insanı yiyiyor, hep istediklerini ulaşamıyormuş gibi hissettiriyor, halbuki insanın elinde hedeflerini ya da yolunu değiştirmek. Sonuçta hayat seçimlerden ibaret ve seçimlerin bedelleri var. Bedelleriyle mevcut hayatımızı mı şeçiyoruz, bedelleriyle hayallerimizi mi… Gerçekten önceliğimiz ne? Ciddi ciddi oturup bunun üzerine düşünmeye ve kafa yormaya başladık. Önce 2 yıl arafta kaldıktan sonra, bundan 2 yıl önce bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu haline bir son vermemiz lazım dedik. Sonuçta kendimizle mutlu olmamız için kendimize dürüst ve tutarlı olmamız gerekiyor. Bu herkes için böyle, hem kendini sevebilmesi, hem de mutlu olabilmesi için. Ya hayallerimize giden yola girmemiz lazım, ya da girdiğimiz yola uygun hayaller seçmemiz. Ölçtük, biçtik, tarttık. Bize ne lazım, elimizde ne var, bunlarla ne yapabiliriz… Önce ihtiyaçlarımızı tespit ettik Hayallerimiz için zaman, yaşamak için para lazım. Baktık, mevcut işlerimizle bu ihtiyaçların hepsini karşılayamıyoruz. Para kazanıyoruz ama zaman kaybediyoruz. O zaman burada bir değişiklik yapmamız lazım. Ne yapabiliriz? 1. Para kazanmak için çalışmamız lazım, o net. 2. Beraber çalışmamız lazım ki aynı takvimlerde olabilelim. 3. Kendi zamanımızı yönetebileceğimiz bir iş yapmamız lazım ki hayallerimiz için zaman yaratabilelim. 4. Yaptığımız şeyin para etmesi için şimdiye kadarki iş tecrübelerimize paralel olması lazım. Bu arada, bizim kendimiz için çıkardığımız 4 maddenin herkes için böyle olması gerekmiyor. Kimisi hiç planlama yapmadan bam güm değiştiriyor hayatını, yolda çözüyor her şeyi. Yolda garsonluk, resepsiyonistlik gibi işler buluyor. Kimisi önce senelerini verip, çok para kazanıp faizini yiyor… Herkesin kendine göre bir formülü var. Biz kendi alışkanlıklarımız ve hayat beklentilerimiz doğrultusunda bunun ortasını bulmak istedik. Ne yapacağımızı çok bilmeden, yolun da bize rehberlik edeceğine güvenerek işlerimizden ayrıldık, ilk adım olarak masraflarımızı azaltmak için evlerimizi boşalttık, ilk aşamada köpeğimizi de alıp, bir karavana yerleştik ve hayatımızla ne yapacağımızı ve hayallerimizi aramaya düştük yollara. Karavanımızla yaptığımız yolculuğu Biz Evde Yokuz Yollardadan okuyup, videosunu izleyebilirsiniz. Uzaktan daha riskli görünüyor ama o kadar da büyütülecek bir mesele değil aslında. Her şey patlayıp çatlasa, en kötü ne olabilir ki? Açlıktan ölmezsin. İş bulursun. Yanlış hayatı mı seçmişiz? Ne var, geri döneriz. İşimize aynı şirket, aynı pozisyondan devam edemesek bile yine bir yerden devam ederiz. Evi mi özledik? Her zaman ailelerimizin, arkadaşlarımızın evleri var. Geri dönüşü olamayan hiç bir şeyin olmadığını fark edince daha cesur olabiliyor insan. Tabi iki kişi olmanın, en kötü durumda bile insanı daha güçlü tutan bir yanı da olduğu kesin. Neyse ki, biz seçimimizde yanılmamışız. Yeni hayatımızı sevdik ve sürdürülebilir kılmak için planlar yapmaya başladık. Yukarıdaki maddelerin ışığında hayatımızı şöyle bir kurguya evirmeye başladık İkimizin de geçmişi organizasyondu ve etkinlik ajansı kurmaya karar verdik. Beraber çalışabilmemiz ve eski iş tecrübelerimizi değerlendirebilmek için ideal oldu. Ayrıca etkinlik organizasyonu on-off bir takvimde çalışmak için de ideal. Mesela bir koşu organizasyonu yapıyorsak, o iş bütün seneye yayılmıyor. Etkinlik günü, öncesi, sonrasında bir müddet İstanbul’a çakılıyız ama projeyi teslim ettikten sonra bir sonraki projeye kadar olan zaman bizim. Daha önce de dediğim gibi seçimlerin bedelleri var. Eskiye nazaran çok ama çoooooook daha fazla çalışmaktayız. Ama eskisi kadar para kazanmıyoruz. Maaşlı işin düzenli geliri, kolay işleyişi, kafa rahatlığı yok. Ama hayallerimize ve kendimize sadık olmamızı sağladığı için eskisinden daha mutluyuz. Yeri gelmişken söyleyelim, böyle bir hayat oldukça zorlayıcı bir hayat. Hiç de öyle Dolce Vita değil. Nereye gidersek gidelim, oradaki zamanımızın yarısı çalışmakla geçiyor. Bu devirde laptopun neredeyse ofis orası. Machu Picchu’nun tepesinde olmamız çalışmadığımız anlamına gelmiyor. Kendi işini yapmak zaten ayrıca sorumluluk isteyen ve stresli bir durum. Şirket batarsa batar, ben yoluma devam ederim diyemezsin. Hele çalışanlarında varsa. Her gelişmenin nefesini ensende hissediyorsun. Bizim seyyar ofis. Tamam tuvaleti yok ama daldan incir koparıp yemece var. 🙂 2015 yılbaşı bizim için çok kabus geçmişti Karavanla turladıktan sonra iş için İstanbul’a geri gelmiştik. Büyük bir projeydi. Önümüzdeki en az 6 ayı kapsayacaktı. Hazırlığı içinde zaten 3 aydır üzerinde çalışıyorduk. Aileden birinin kiralamaya çalıştığı bir evi vardı. Kiracı bulana kadar biz yerleştik. Sonra 1 Ocak’ta taşınmak üzere eve kiracı çıktı. Proje en az 6 ay süreceği için başka bir ev bulduk. Derken 31 Aralık’ta, tam da yılbaşı günü, bir anda hayatımızı üzerine kurduğumuz bütün sütunlar bir bir yıkıldı Önce kovaladığımız işin olmayacağının haberi geldi. İş olmayacağı için bize 3 aylık çalışmamızı da ödemeyeceklerdi. Kötüsü biz önümüzdeki 6 ay dolu olacağımızı düşündüğümüzden başka iş de almamıştık. Yani 9 aylık finansal bir yumruk yedik. Derken taşınacağımız evde bir problem çıktı ve bizim ertesi gün kaldığımız yeri boşaltmamız gerekiyordu. Son olarak, karavanla gitmeden önce eşyalarımızı bir depoya tıkmıştık. Bir açtık ki kapısını, içeriyi su basmış; tüm mobilyalarımız, maddi manevi değeri olan tüm eşyalarımız çürümüş. Herşey çöp olmuş. Yani yılbaşı günü evsiz, işsiz, eşyasız, 9 aylık maddi zararla kalakaldık. Nasıl kendimizi yenik ve perişan hissettiğimizi anlatamayız. Her zaman ailelerimizin yanında yerimiz, tükenmeyecek kredimiz var ve kanlarıyla canlarıyla arkamızdalar, o ayrı. Ama hayatında kritik seçimler yapmış iki yetişkin olarak kendimize yetebilmek, seçtiğimiz yolun sorumluluklarını almak zorundayız. Belki 2 kişi olmasak burada topu atardık ama sarılıp uyuduk. Ertesi gün kaldığımız yerden devam ettik. Toparlamamız zaman ve güç aldı ama yeterince debelenince sütü tereyağına dönüyor. 😀 “İki küşük fare bir kova süte düşer. Birincisi kolay vazgeçer ve boğulur. İkincisi vazgeçmez. O kadar mücadele eder ki, çırpılan süt tereyağına çevirir ve kovanın içinden çıkar”, Catch Me If You Can filminden. Anlayacağınız bu işler hiç de dışarıdan sanıldığı gibi dolce vita değil. Biz iki işi aynı anda yaptığımız için Biz Evde Yokuz ve ajans aşırı çalışmamız, aşırı yorulmamız, aşırı esnek olmamız, kendimizden çok vermemiz gerekiyor. Tek başına Biz Evde Yokuz bile aşırı yorucu olabiliyor. Kendi işimizden daha zor, yorucu ve talepkar. Yollar taşlı, ama bu ondan keyif almadığımız anlamına gelmez. Her seçimin bir bedeli var biz de bizimkine razıyız. Gün geçtikçe iyiki de yapmışız diyoruz. Listemizdeki maddelerin üzerini artık çok daha hızlı çiziyoruz. Şimdi hayalimiz bizim ajansla bir gün hiç uğraşmak zorunda olmamak. Farklı kulvarlarda işini gezmek yapmış, hayatını bu şekilde idame ettiren insanlar var Saffet Emre Tonguç, Sezgin Yılmaz, Kemal Kaya gibi. Hayalimiz oraya varmak. Ama “Biz artık rutin hayata dönmeyiz” gibi bir iddamız da yok. İddamız yok, idealimiz var. 🙂 İki sene sonunda Biz Evde Yokuz da para kazanmaya başladı. Ama emekliyor hala. Ajans tarafından elimizi eteğimizi çekmemize daha var. Biz Evde Yokuz’u kurarken hiç de gezgin kafasıyla kurmadık. Hatta bizim hayalimiz gezmek bile değil. 🙂 Ölmeden önce yapmak, denemek, öğrenmek istediğimiz çok şey var. Yani biz gezmek değil, hayatı zenginleştiren, zihnimizi ve bedenimizi uyaran deneyimlerin peşindeyiz. Bunun içinde yaban hayat için gönüllü olmak da var, bisikletle tura çıkmak da, serbest paraşütle adrenalin patlaması yaşamak da, Doğu Ekspresi ile ülkenin bir ucundan öbürüne gidip, buzla kaplanmış Çıldır Gölü’nü delip, balık tutmak da, hayatta kalma eğitimi almak da, permakültür öğrenmek de. Listemiz uzun. Biz hayallerimizin peşinde koşarken tecrübelerimizi aktararak benzer hayalleri olanlara yol göstermek, cesaret ve ilham vermek için Biz Evde Yokuz’u kurduk. Hikayeyi bilmeden uzaktan bakanlar deneyimlerin peşinde bi sağda, bi solda olduğumuzu görünce bize gezgin dediler. 🙂 Şimdi Biz Evde Yokuz 2 yaşında. Tahtamızdakilerle ve kendimizle yüzleşmemiz 2 yıl sürdü. O zamanı kaybetmeseydik, şimdi 4 yaşında olacaktı. Yani 4 yıldır hayallerimize giden yolu açmak için debeleniyoruz. Hala da sihirli formülü bulamadık. Muhtemelen de öyle bir de şey yok ama bolca öğrenimimiz ve çıkarımlarımız oldu. Bunlar sayesinde kendimize uygun bulduğumuz yolda bizi mutlu edecek kadar mesafe kaydettik. İstedik ki, hayalleri ister benzer, ister farklı olan insanlar, hayallerine doğru bizden daha kolay ve daha az zaman kaybederek adımlasınlar. Bizim deneme yanılmalarımız isteyen herkese ışık tutsun diye paylaşalım dedik. Biz Evde Yokuz’un 2. yaş günü, Altın Örümcekte kazandığımızın haberi, 5 günlük trekin dev finali Machu Picchu’dayken arka arkaya denk geldi! 3 bomba birden! Hayallerimiz ve kendince bir hayat düzenimiz vardı ama hayatımızın amacı diyebileceğimiz kadar büyük bir şey yoktu. Zaten hayatının amacı denilen şey aşırı büyük ve zor bir şey. Herkeste de olması gerekmiyor, olmadığında da *bizce* gayet mutlu yaşanabiliyor. Arada mesajlardan harika haberler çıkıyor 18 yaşında bir genç kızın serbest dalışa başlamasına, bisiklete ömründe hiç binmemiş 60 yaşında bir abinin hayatını bisiklet üzerinde geçirmesine, başkasının engellilerle çalışmasına, diğerinin ilk defa yurt dışına çıkmasına sebep olmuşuz. İlham verdiğimiz evlenme teklifinden, karavan alanlardan, motorla izimizden tura çıkanlardan haberleri aldıkça biz de hayatımızın amacını bulduk gibi hissediyoruz. İçimizde olduğunu bilmediğimiz bir boşluğu doldurdunuz. Evde Yoklar Ailemiz, sizi çok seviyoruz. İyi ki varsınız. Bu bizim hikayemiz. Pegasus röportajında sormuştu “Size imrenen ve hayatı sizin gibi yaşamak isteyenler nereden başlamalı?” Zor bir süreç. Karar vermesi ayrı zor, hayatını değiştirmeye karar verirsen devamı ayrı zor… Başlamak en zor kısmı derler. Duyduğumuz en büyük yalan. Sürdürmek 100 bin kat daha zor. 😀 Demedi demeyin. Henüz biz de tam deşifre edebilmiş değiliz ama bir sürü çıkarımımız oldu – Kendimize zaman yaratabilmek için proje bazlı çalışmamız gerektiğini biliyorduk. Dolayısı ile, becerilerimizi ve tecrübelerimizi kullanarak nasıl proje bazlı bir iş yapabiliriz onu aradık. Onlar da mesleklerini nasıl proje bazlı yapabilirler/ ellerindeki imkanlarla nasıl kendi zamanlarını yönettikleri bir iş kurabilirler düşünebilirler. Ör Yazılımcı arkadaşımız Serkan dışarıdan proje alıyor. Program yazması bitince bitince seyahat ediyor. Dönünce yeni proje alıyor. Doğası sezonluk olan sektörler de turizm, eğitim gibi zaman yaratmak açısından uygun olabilir. – Düşündük, herşey patlar çatlarsa ne yaparız? İnsanın eğitimi veya iş tecrübesi iyi bir yedek paraşüt. İşler planladığımız gibi gitmezse kürkçü dükkanına geri dönebilecek kadar bir konuda yetkinlik kazanmak tavsiyemiz olur. – Beklediğiniz gibi gitmezse? Tam kaldığımız yerden başlayamasanız da, her şekilde bir yerlerden başlarsınız. Bu fikirle arkadaş olun. – Bazen insanın üzerine o kadar büyük sorumluluklar kredi borcu ödemek, çocuk yada yardıma muhtaç bir aile büyüğü ile ilgilenmek oluyor ki, risk almak ya da hayati değişiklikler yapmak mümkün olmuyor. Şartların değişmesini beklemek gerekebiliyor. Yine de bu süreci hayalleri için uygun zemini hazırlamak için kullanabilir insan. Borcu bittiğinde gezmek istiyorsa, şimdiden işini nasıl mobil hale getirebilir düşünüp, ona doğru adımlar atmalı. Örneğin, fotografçılık yaparak para kazanmak istiyorsa, şimdiden bir iki dergi ile görüşmeli, fotoğraf becerilerini geliştirmeli ya da mevcut işine devam edecekse, onu nasıl mobilleştirebileceği üzerine kafa yormalı. Bu işler kolay mı? Mücadeleye hazır olun. Mücadele size göre değilse de herkese maceraya atılmak zorunda değil. İnsan hangi hayatla daha mutluysa onu tercih etmeli. 9-18 ofisine gidip geldiğin, kariyer odaklı hayalleri olan, mutlu mesut yaşayıp gitmek son derece güzel bir hayat tercihi olabilir. Önemli olan seni mutlu edecek hayat neyse ona doğru adımlamak. Ayağın bir yolda, gözün başka bir yerde olmasın. “Baktığında mutlu olmanın formülü beklentilerini ve yürüyeceğin yolu bir doğruya oturtmak. Tutarlılık. Yani ya varmak istediğin hedefe göre yol seçmek, ya da yoluna göre varmak istediğin yer.” Biz tahtamıza resimdeki Oscar Wilde’un sözünü yazmıştık. Bizi çok itti değişim ararken. Size de sizin hayallerinizle alakalı bir sözü hep gördüğünüz bir yere koymanızı tavsiye ederiz. Bir de bize çok ilham veren bir kişi var. Ona da burada yer vermezsek olmaz. Tim Ferriss. Burada blogu var. Şu da kitabı The 4 Hour Workweek. Çok tavsiye ederiz. TED Konuşmamız Değerli Galatasaray’lılar, Cumartesi akşamı oynanan Galatasaray - Kayserispor futbol maçında doruk noktasına çıkan hakem hatalarının, TFF ve kurumlarının taraflı tutumlarına karşı haklı tepkimizi göstermek için Salı günü saat İstanbul, Ankara, İzmir ve Köln'de eş zamanlı yürüyüşler düzenlenecektir. Galatasaray'ımıza karşı oynanan bu oyunu bozmak için tüm Galatasaray’lıları taraftar olmanın sorumluluğunu taşıyarak bu yürüyüşlere katılmaya davet ediyoruz. Buluşma yerleri İstanbul 4. Levent metro istasyonu çıkışı 1445 Ankara Balgat Migros önü 1400 İzmir Alsancak GS Store önü 1330 Köln Kısa bir zamanda yer ve saat hakkında bilgi verilecektir ultrAslan tepki zamanı Umarım binler olur Galatasaray'ın gücünü herkese gösteririz. Gidiyoruz utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz Olur. quoteOrjinalden alıntı Cehennemmarşı quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz Olur. sorunun ne senin quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz siz utanıyormusunuz quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz tamam utandık simdi gidebilirsin ; quoteOrjinalden alıntı ax quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz siz utanıyormusunuz niye utanalım quoteOrjinalden alıntı bobo1903 quoteOrjinalden alıntı ax quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz siz utanıyormusunuz niye utanalım Tamam. Bunlar nasıl mesajlar quoteOrjinalden alıntı Cehennemmarşı quoteOrjinalden alıntı bobo1903 quoteOrjinalden alıntı ax quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz siz utanıyormusunuz niye utanalım Tamam. quoteOrjinalden alıntı Cehennemmarşı quoteOrjinalden alıntı bobo1903 quoteOrjinalden alıntı ax quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz siz utanıyormusunuz niye utanalım Tamam. sanki msnde konuşuyorsunuz len quoteOrjinalden alıntı bobo1903 quoteOrjinalden alıntı ax quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz siz utanıyormusunuz niye utanalım utanma sen bilisin quoteOrjinalden alıntı bobo1903 quoteOrjinalden alıntı ax quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz siz utanıyormusunuz niye utanalım dünyanın hiçbir noktasında hiçbir dalda başarının b si olmadığı halde üste çıkma çabalarınızdan dolayı olabilir.. Sugoyiiiiii.. Hak aramak değilse nedir Cengiz Abi? Adnan Polat gerekli açıklamaları yaptı devre arasında, yıllar önce kavgalı olduğu Oğuz Sarvan'la muhatap olmak pahasına. Peki ne oldu? İki hafta doğradı hakemler. Hakem hatası farklı birşey, artniyetli maça çıkmak farklı birşey. Lincoln'e o ikinci sarıyı vermek için hakemde artniyet olması gerekir. Orada Lincoln'ün topun oyuna girişini engellemediği aksine oyuna rahatça sokulmuş topu kestiği açık. Bunu anlamak için allama olmak gerekiyor, fanatik değil. Herkes her türlü isyanı yapsın, hakkını arasın. Fenerbahçe o rezil futbola rağmen hakkını arasın. Aramıyorsa beni ilgilendirmez. Beşiktaş içinde aynısı geçerli. Ama neden köü oyun denmediğini hepimiz biliyoruz. Sivasspor maçında 3 puan çalınmıştır Ümit Karan'a verilen kırmızıyla. O dakikaya kadar Sivasspor'un orta sahayı bile geçemediği açıkça görülmüştür. Kayserispor maçında 20. dakikaya kadar Kayserispor ne yapmıştır? Tartışılan penaltı ve kırmızı kart pozisyonları Lincoln'e verilen kartla maç çığırından çıktıktan sonra olmamış mıdır? Yarısı sakat bir takım herşeye rağmen iyi futbol oynamaya çalışıyorsa, sahaya ruhunu yansıtıyorsa ve 70 dakika mücadele edip son dakikada şanssız bir gol yiyorsa bırakında arasın birşeyleri hocam. Birde akl-ı evvel alicengizler diyorlar ki, yok efendim haksız goller atınca lehine hatalar yapılınca neden sesi çıkmıyor? Yaw dünyanın neresinde görülmüş bu? Hangi takım bunu yapar? Beşiktaş ve Fenerbahçe bunu yapmış mıdır mesela? Anelka elle atarken mesela hakemi konuşmuş mudur? Yada Beşiktaş 100. yılda 97. dakikalarda gol atarken hakemi konuşmuş mudur? quoteOrjinalden alıntı bobo1903 quoteOrjinalden alıntı ax quoteOrjinalden alıntı bobo1903 utanmazlık insan utanır biraz gs hakemle kazandıgı maclarda nerdeydiniz sesiniz çıkmıyodu besiktas gs macında hakemden memnundunuz siz utanıyormusunuz niye utanalım 2003 yılında Alaattin Çakıcı sayesinde kazandığınız şampiyonluktan. Sayfaya Git Sayfa quoteOrjinalden alıntı ozwizard7 quoteOrjinalden alıntı dispiacere quoteOrjinalden alıntı bobo1903 kanıt varmı yok o zaman sus şikenin gercegi 30 mayis 1993 ankaragucu galatasaray maci 1Yanlış bilmiyorsam o maçtan önce Galatasaray, Beşiktaş'ın 2 averaj önündeymiş puanlar aynı ve bunun üstüne "belirli bir şekilde şike yapmak" yani 8 gol atarak şikeyi belli etmek kimsenin yapacağı bir şey değildir. 2Ayrıca Beşiktaş 22. haftada Ankaragücü'nü Ankara'da 6-0 "şikesiz" bir şekilde yenmiştir, senin tabirinle. 3Kanıt yok demişsin sizin 2003'teki şampiyonluğa, o zaman senin dediğin maçta da resmi bir kanıt yok benim bildiğim kadarıyla. 16 yıl öncesini düşüneceğinize keşke biraz geleceğinizi düşünseniz belki bir gün siz de şampiyon olabilirsiniz. Son olarak Goool Hasan Kabzeeee.. Hasan Kabzeeee uzatmalarda golünü atıyor !! 15hafta kala ligin bitimine fark atamak şike değildir ama son hafta averajla şampiyon olurken fark atmak şikedir bunuda herkes biliyor!! hasan kabzenin o golünde bizim şike yaptımızı söyleme galetine düşüyorsan bir düşün istersen sonuncu dakikada kabze o topu dışarı atsaydı o süratle nolurdu!!şike golü morgan de santics in yediği gbilere denir!! 40yılın başında hakemtakdir hakkını size karşı kullanmış hemen olaylar çıktı!!geçen sene ilk 10 haftada kaç penaltınız kaç ofsayttan attığınız golünüz vardı? fb bu hafta 2side ofsayttan gol yedi yalan mı? bize gelince hakemide yeneceksin hakemi bahane etmeyeceksin size gelince daha ilk seferinde sırf kararı beğenmediniz diye Hasan Kabze'nin attığı golde şikenin olduğunu söylemedim ki ben. Fark ettiysen Galatasaraylıyım ben. Sadece, o maçta da şike olduğu iddiaları falan vardı aklıma geldi yazıyım dedim. Eğer o maçta da şike olduğunu iddia ediyorsan -ki bence yok- şike dediğin böyle yapılır, 1-2 fark atılır ancak. 8 fark atarak şike olmaz. Zaten 1-0 alsak bile yetiyordu, şike yapmanın pek lüzmu yoktu yani. Şike konusu falan açıldığında aklınıza Hasan Kabze gelsin de, şikesiz de Beşiktaş'ı yenip şampiyonluğa ulaştığımız hatırlansın. 40 yılın başında hakemin takdir hakkını bize karşı kullanmasına ise diyecek bir şey bulamadım zaten. Bu sene başındaki Eskişehir maçına bir göz atmanı öneririm mesela. Sivas'taki kupa maçına da bir bak istersen, orası sana kalmış. Fener'in yediği gollerin ofsayt olduğuna bir itirazım yok. Sadece ilk golde hakemin ofsaytı görmesi biraz zordu ama ikinci gol açık ofsayt. Ama ondan önce bir de Belediye'nin nasıl 10 kişi hatta son dakikadaki pozisyonuda eklersek 9 kişi kaldığına bakmak lazım. Sence ilk kırmızı kart haklı mıydı? Her büyük takımın rakiple birlikte hakemi de yenmesi lazım kabul ediyorum, ama Kayseri maçındaki hakemi yenmek de pek kolay olmadı açıkçası, hakemin ordaki art niyeti bence açık ve netti. Bana mesela şu iki pozisyon arasındaki farkı açıkla, haksız olduğumu kanıtla, bundan sonra bir daha bu konu hakkında konuşmayacağım 1Carlos'un hakemin üstüne "bilerek" su atması ve kart görmemesi 2Ümit'in hakemin üstüne su sıçratması, kırmızı kart görmesi ve üstüne 2 maç ceza alması Yani neymiş, bu olaylar bizim başımıza 40 yılda bir gelmiyormuş. Oluşturulma Tarihi Ocak 11, 2020 0800Dijital Karanfil’, ODTÜ öğrencilerinin oluşturduğu Kız Başına topluluğunun yeni projesi. Burada bir kadın öldürüldü’ sloganıyla yürütülen QR kodları haritasını ve hedeflediklerini, ekipten Serde Caferoğlu karanfil’ nedir?Ülkemizde öldürülen her kadın için birer anıt oluşturma projesi. Yapışkanlı etiket sticker şeklinde oluşturduğumuz anıt’lar QR kodları içeriyor. Bu kodlar akıllı telefonlardan okutulduğunda öldürülen bir kadının hikâyesi karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin 76 ilindeki gönüllü ağımız aracılığıyla bu sticker’ları 2018 ve 2019’da öldürülen kadınların yaşadıkları il ve ilçelere yapıştırdık. Bu şekilde kadın cinayetlerinin ne kadar yakınımızda olduğunu hatırlatmak istedik. ◊ Sticker’lar tam olarak cinayetlerin işlendiği yerlere mi yapıştırılıyor?Evet. Ama bazı cinayetlerin işlendiği kesin lokasyonu tespit etmemiz mümkün olmadı. Ancak il, ilçe ve mahalle bilgilerine ulaşabildik. O durumda gönüllülerimizden sticker’ları otobüs durakları gibi mahallelerdeki işlek yerlere yapıştırmalarını rica ettik. Yapıştırma işleminden sonra etiketlerin fotoğraflarını çekip bizimle paylaştılar, böylece anıt’ları kontrol edebildik.◊ Projeye destek vermek isteyenler ne yapabilir?Projemize sticker yapıştırarak destek vermek ve platformumuz hakkında bilgi almak isteyenler kizbasina e-posta kişilik gönüllü ağı oluşturulduKız Başına Platformu, 2017’de ODTÜ öğretim görevlisi Yeşim Çaplı öncülüğünde, gönüllü ODTÜ öğrencileriyle oluşturulmuş bir sosyal medya projesi. Amaç, kadın ve çocuklara karşı işlenen taciz, istismar, nefret söylemi gibi suçlara dikkat çekmek ve bu konuda harekete geçmek. 2017’den itibaren çeşitli projelere imza attılar. Bu çalışmalarıyla Facebook Global Digital Challenge yarışmasında ikincilik ve onur ödülleriyle, Ankara Sivil Toplum Kuruluşları Platformu’ndan Üstün Başarı ve Hizmet Ödülü’ne layık görüldüler. Ekipte şu an iki koordinatör ve 14 gönüllü öğrenci var. Dijital Karanfil’ projesiyle de Türkiye genelinde 800 kişiye yakın bir gönüllü ağı oluşturdular.

yürüyoruz biz bu yolda digiturk